BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARLARI

 

DEVRE MÜLK SÖZLEŞMELERİNDE FİİLİ TESLİM YAPILANA KADAR SÖZLEŞMEDEN CAYMA HAKKININ BULUNDUĞUNA DAİR BAM KARARI

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/2292
KARAR NO : 2019/2162

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

 

Mahkemece yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı, süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dava dosyası incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili 03/10/2018 tarihli dava dilekçesiyle; müvekkil ile davalı arasında 22.450,00.-TL bedelli devre mülk satış sözleşmesi imzalandığını, devre mülk sözleşme bedeli olarak önce bu miktarın belirlendiği, ancak peşin ödemede indirim yapılarak 18.450,00.-TL bedelli yeni bir sözleşme imzalandığını, bu miktarın 1.000,00.-TL tapu masrafı ile birlikte toplam 19.450,00.-TL olarak ödendiğini, sözleşmenin imza aşamasında davalının müvekkile yurt dışında tatil yapabileceklerini ve umreye gidebileceklerini, kiraya verilebileceğini belirttiklerini, diğer bir çok vaatlerde bulunduklarını ancak hiç birinin yerine getirilmediğini, davalı firmanın sözleşme şekil şartını yerine getirdiğini, tapu devrini sağlamış olsa da devre mülk sözleşmesine dayalı satışların muayene ve tecrübe koşullu satışlardan olup cayma hakkının hizmetin ifasından sonra başladığını, davacının sözleşmeye uygun olarak kullanımının henüz başlamadığını, sözleşmenin maddelerinin yönetmeliklere aykırı olduğunu belirterek, müvekkil ile davalı arasında imzalanan sözleşmenin feshine, müvekkilinin bu sözleşmeden dolayı borçlu olmadığının tespitine, müvekkil tarafından ödenen 19.450,00.-TL bedelin ödeme tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte iadesine, tapu devrinin iptaline ve davalı adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesiyle; davacının davayı ikame etmekte hukuki yararının bulunmadığını, müvekkil şirketin sözleşme gereği üzerine düşen tüm yükümlülükleri yerine getirdiğini, tarafların karşılıklı irade beyanlarının uyuşması sonucu mevcut sözleşmenin imzalandığını, davalının kendi istek ve arzusu ile sözleşmeyi imzaladığını, davacının cayma hakkını kullanmak istediğini müvekkil davalıya iletmediğini, davacının tapu devir işlemlerinin gerçekleştirildiğini, tapu işlemi gerçekleştirilen davacının sözleşmeyi fesih etme hakkının hukuka aykırı olduğunu, dava açılmasına sebebiyet verenin davacının kendisi olup bu hususun yargılama giderleri yönünden dikkate alınmasını talep ettiklerini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece; taraflar arasında akdedilen 19/06/2016 tarihli Devre Mülk Devir Sözleşmesi uyarınca; taraflar arasında, davalıya ait Ankara İli,……. kayıtlı devre mülk olarak satış sözleşmesi imzalandığı, sözleşme bedelinin 18.450,00-TL olarak belirlendiği, davacı tarafından davalıya 18.450,00.-TL sözleşme bedeli ve 1.000,00.-TL tapu masrafı olarak toplam 19.450,00.-TL ödeme yapıldığı, buna dair dekont ve belgelerin ibraz edildiği, taraflar arasında imzalanan devre mülk satış sözleşmelerinin, 6502 sayılı Yasa kapsamında tüketici sözleşmesi olduğu, ancak söz konusu sözleşmenin resmi şekil şartına tabi sözleşmelerden olmakla birlikte resmi şekilde yapılmadığı, devre mülk satışına yönelik sözleşmelerin tapuda resmi şekilde yapılmasının zorunlu olduğu, aksi halde yapılan sözleşmenin geçersiz olduğu, devre mülk dahi olsa taşınmaz satışının resmi şekil şartına tabi olduğu, adi yazılı şekilde yapılan bu sözleşmenin Kat Mülkiyeti Kanunu’nda yapılan açık düzenleme uyarınca geçersiz olduğu, yapılan satış ve devir işleminin asgari noterde resen düzenleme şeklinde veya tapuda yetkili memur huzurunda yapılmasının zorunlu olduğu, geçersiz sözleşmeye dayalı olarak tarafların verdiklerini iadesini isteyebilecekleri, davaya konu devre mülk hissesinin davacı adına farklı ada numarasında tapuda devri yapılmış ise de tesliminin yapılmamış olması sebebi ile tecrübe ve muayene koşulu gerçekleşmediğinden davacının cayma hakkının bulunduğu gerekçesiyle;
“1-Davanın KABULÜ ile ,
Taraflar arasında imzalanan 19/06/2016 tarihli, devre mülk devir sözleşmesinin süresinde cayma hakkı kullanıldığından FESHİNE, davacının dava konusu devre mülk sözleşmesi nedeniyle borçlu olmadığının tespitine,
2- Davacı tarafından ödemesi yapılan 19.450,00 TL’nin dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Davacı adına kayıtlı  tapu kaydının iptali ile davalı adına TAPU KAYIT VE TESCİLİNE,
” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesiyle; yasal süresi içinde tek taraflı irade beyanı ile noter aracılığıyla ve hiç bir cezai şarta tabi olmaksızın cayma hakkı kullanılabilecek iken davacı tarafından cayma hakkının kullanılmadığı, davacı yanın işbu davayı ikame etmekte hukuki yararının bulunmadığı gözetilerek dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerekirken davanın esasına girilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, devre mülke dair tapu devrinin 02/03/2018 tarihinde yapıldığı, böylelikle resmi şekil şartının yerine getirildiği, gerekçeli kararda belirtilen sözleşmenin geçersiz olduğuna ilişkin hükmün usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının tapuyu devraldıktan sonra huzurdaki davayı ikame etmesinin açıkça dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ettiği, cayma hakkının süresinde kullanılmadığını, davacının cayma hakkını kullanmak istediğinin söz konusu dava münasebetiyle öğrenildiğini, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararları gereğince de davacının cayma hakkını süresinde kullanmadığı ve sözleşmeyi benimsediğini, bu nedenle davanın reddi gerektiğini, dava açılmasına sebebiyet verenin davacı yanın kendisi olup bu hususun yargılama giderleri yönünden dikkate alınmasını talep ettiklerini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE:
Davacı tüketici, davalı satıcı / sağlayıcıya karşı açtığı dava ile aralarında devre mülk satış sözleşmesi yapıldığını belirterek cayma hakkının kullanılması nedeniyle sözleşmenin feshine, bu sözleşmeden dolayı borçlu olmadığının tespitine ve ödemiş olduğu 19.450,00.-TL’nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak tarafına iadesine, gerçekleştirilmiş olan tapu kaydının iptaline ve davalı adına kaydedilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davacı ile davalı arasında 19/06/2016 tarilhi  sözleşme ile Ankara İli, ….. ilçesinde bulunan devre mülk hakkının 22.450,00.-TL bedelle davacı tarafından satın alındığı, daha sonra  peşin ödeme protokolü ile sözleşme bedelinin 18.450,00.-TL’ye düşürüldüğü, devre mülkün tapusunun 02/03/2018 tarihinde davacı adına devredildiği anlaşılmıştır.
Tapuda kayıtlı taşınmazların satışının TMK’nın 706, TBK’nın 237, Tapu Kanunu’nun 26. ve Noterlik Kanunu’nun 60. maddeleri gereğince resmi şekilde yapılması zorunlu olduğundan, haricen düzenlenen satış sözleşmeleri hukuken geçersiz olup taraflar geçersiz sözleşmeye dayalı olarak verdiklerinin iadesini her zaman talep edebilirler.
Devre mülk hakkı ise 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 57 vd. maddelerinde düzenlenen ve taşınmazın müşterek payına bağlı bir haktır. Bu hak da taşınmazın aynına ilişkin olduğundan satışının resmi şekilde yapılması zorunludur.
Taraflar arasında harici sözleşme ile satış ilişkisine, sözleşme uyarınca tapuda devir yapıldığına ve davacının bu devre mülk satışı için davalı şirkete sözleşme bedeli olarak 18.450,00.-TL ve tapu harcı için 1.000,00.-TL ödeme yaptığına ilişkin bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Somut olayda; taraflar arasında mevcut hisseli gayrimenkul/devre mülk satış sözleşmeleri tapulu taşınmazda haricen hisse satışına ilişkin olmakla, resmi şekilde yapılmadığından geçersiz olsa da, sözleşmeye konu taşınmaz hissesi resmi senet ile davacı adına devredilmiş olmakla sözleşme geçerli hale gelmiş bulunmaktadır.
Gelinen bu noktada taraflar arasındaki uyuşmazlık, satışa konu devre mülkün davacıya teslim edilip edilmediği, davacının cayma hakkının bulunup bulunmadığı ve varsa bu hakkını kullanıp kullanamayacağı hususlarında toplanmaktadır.
Devre mülk sözleşmeleri tecrübe ve muayene koşuluna bağlı sözleşmelerdir. (TBK m:249-252). Fiili teslim ve kullanıma kadar sözleşme hükümleri askıda olup tüketicinin cayma hakkı mevcuttur ve bu hak teslimden itibaren başlar. Tecrübe ve muayene koşulu gerçekleşmediği sürece de tüketici her zaman sözleşmeyi feshedebilir. Bu fesih talebi ise aynı zamanda devre mülke ilişkin taşınmazın geri verilmesini, diğer bir deyişle de tapu iptali ve taşınmazın satıcı adına tescil talebini de kapsar.
O halde; eldeki davada sözleşmeye konu taşınmazın davacıya fiilen teslim edilerek kullanıldığı veya davacının teslimden imtina ettiği ispat edilemediğine göre, fiili teslim ve kullanıma kadar sözleşme hükümleri askıda olup tecrübe ve muayene koşulu da gerçekleşmediğinden, davacı cayma hakkını kullanabilecektir.
Bu durumda da mahkemece, davaya konu devre mülk hissesinin davacı adına tapuda devri yapılmış ise de, tesliminin yapılmamış olması sebebiyle tecrübe ve muayene koşulu gerçekleşmediğinden davacının cayma hakkının bulunduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir.
Dava dosyası kapsamı, mevcut kanıt durumu ve HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan inceleme ile yukarıda açıklanan nedenlerle mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu görülerek, davalının istinaf talebinin reddine karar verilmiştir.

HÜKÜM:
Gerekçesi ve ayrıntıları yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalının istinaf talebinin ESASTAN REDDİNE,
2-Bakiye 1.284,23.-TL istinaf karar harcının davalıdan tahsiline,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı tarafından yapılan 5,00.-TL istinaf yargılama giderlerinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Dairemizce verilen kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine;
Dava dosyası üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince, kesin olmak üzere, 05/12/2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Gerekçeli Kararın Yazıldığı Tarih : 05/12/2019